|
TOPLUMA SÖZ HAKKI VERİLMELİ.
Susan bir Türkiye ve konuşmayan insanların
yeğlendiği ülkemizde toplumun içinde bulunduğu gerçekleri dile getirmede medya
mensuplarına büyük görevler düşmektedir.
Bir Amerikan vatandaşı, ödediği vergilerin nereye harcandığını
hatta, ödediği vergilerle hangi yabancı ülkelere parasal yardım yapıldığını
takip ediyor ve bunun hesabını yetkili kişilerden sorabiliyor. Bizde ise, öylemi ya...
Ülkemizde, konuşan ve hakkını arayan toplum yerine susan, hakkını aramayan bir
toplum her zaman tercih edilmiştir.
Toplum, medyadan adi suç haberleri, magazin yada paparazzi
haberlerinden çok, birtürlü seslerini duyuramadığı ülkemizi yönetenlere seslerini
duyurabilmek için yardım beklemektedir.
Vatandaşın tutunacak bir dalı kalmamıştır. Olanağı olan yurt
dışına kaçıyor. Olmayanda, ellerindeki paraları dövize yönelterek kendilerini
biraz olsun güvence altına almak istiyorlar.
Yurt dışından, ülkemiz çok kötü gözükmektedir. Buda, beni ve
diğer vatandaşları çok üzmektedir. Her geçen gün, durumumuzun daha da kötüye
gitmesine seyirci kalmadan ülkesi için birşeyler yapmak isteyen, yanlış
anlaşılmamalıdır.
Şahsen ben, susurluk kazasından sonra kendimi bu işe adadım ve
ülkenin önünün açılması konusunda çok ciddi çalışmalar yaptım. Kendi adıma
hiçbir şey istemeksizin yaklaşık 5 Yıldan beri, ilgili resmi yerler dahil, tüm
yetkililere sesimi duyurmaya çalıştım.
Böyle bir ortamda, azda olsa benim gibi ellerine kalem alıp yasal
yollardan bir şeyler yapmaya çalışanları gücendirmeyin lütfen! Ben burada hiçbir
çıkar gözetmeksizin bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Aslında bütün
vatandaşların kafasından geçen düşünceler benimkiyle aynı. Ancak, buna ayıracak
ne zamanları var, nede paraları.
Konuşkanım ve çevrem geniştir. Kiminle konuşsam, örneğin resmi
görevliler "Aman abi, bizler konumumuz itibariyle hiçbir şey söyleyemiyoruz.
Tanrı aşkına bizim durumumuzuda yetkililere iletin." Diye adeta yalvarıyorlar.
Vatandaş, sesini duyuramamaktan yakınıyor. Medyanın halkın içinde bulunduğu duruma duyarsız kaldığını
düşünüyor ve medyaya sıcak bakmıyor. Bunun için,
medyanın halkın sesini duyurabileceği köşeleri çoğaltması ve bununla ilgili Panel,
konuşma ve tartışmaları sıkça düzenlenmesi gerekmektedir.
Ülkeyi yönetenler ve köşe
yazarları yeterince konuşuyor ama halk konuşamıyor. Buda toplumu dahada karamsarlığa
ve patlama noktasına getiriyor. Olaylara karşı ilgisi azalıyor ve içine kapanıyor. Bu anlamda medyanın üzerine büyük görevler düşüyor. Doğulusuyla,
batılısıyla, şehirlisiyle ve köylüsüyle halka söz hakkı verilip, ülke
meselelerinin tartışılmasının toplumu biraz olsun rahatlatacağını
düşünmekteyim.
|