|
NATO DAĞILACAK
MI?
NATO organizasyonu , Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 51 nci
Maddesine uygun olarak, 1948 yılında Komünist Emperya-lizm’in olası saldırılarına
karşı kurulmuştur. Varşova Paktına karşı tam 43 yıldır caydırıcılık gücünü
etkili olarak kullanmıştır.
Varşova Paktı’nın 1 Nisan 1991’de ortadan kalkması ile
birlikte NATO’nun varoluş nedeni de ortadan kalkmıştır.
Bu nedenle NATO hayatiyetini muhafaza edebilmek için yeni tehdit
arayışlarına girmiştir. Bulunan tehditler arasında , terörizm, kitle imha
silahlarının yayılması ve köktendincilik başlıcalarıdır. Görüleceği üzere bu
tehditler Batı Dünyası’nın dışında bulunan ve özellikle parçalanmış islam
alemini kapsayan tehditlerdir. Bu tehditler NATO Alanı dışındadırlar. Böylece tehdit
arayışları ile birlikte alan dışı kavramı sorgulanmaya başlamıştır. NATO’ da
alan; üye ülkelerinin toprakları ve karasuları ile Atlas Okyanusunun kuzeyinde kalan
deniz sahasıdır. Bu sahaya bir saldırı hepsine yapılmış sayılmaktadır. NATO
ülkeleri alan dışına çıkmazlar. Ancak BM.lerin alacağı kararlar çerçevesinde
alan dışına güç gönderebilirler.
Ayrıca 2 nci dünya savaşından harap ve bitap olarak cıkan Avrupa
devletleri ABD lerinin bir nevi vesayeti altında aradan geçen 55 yıl zarfında
güçlenmiş ve refah seviyelerini arttırmışlardır. Artık ABD.lerine ihtiyaçları
kalmamıştır. ABD lerinin kıt’a Avrupasından atılma zamanı gelmiştir. Nitekim bu
husus 1991 yılında yeni NATO Konseptini oluştururken gündeme gelmiş ve ABD lerinin
çok sert tepkisi ile karşılaşıl-mıştı.
Güçlenen Avrupa devletleri, SSCB nin dağılmasından, tehdidin
ortadan kalkmasından ve ekonomik menfaatler nedeniyle alan dışına müdahale
imkanının bulunmamasından dolayı NATO’ya ve ABD.lerine ne ölçüde ihtiyaç
duymakta-dırlar? Bilindiği üzere Avrupa birliğini güçlendirme ve bir Avrupa ordusu
kurma çalışmaları bütün hızıyla devam etmektedir.
Bu günlerdeki olası Irak savaşı gelişmeleri sırasında NATO’da
vetocu devletler olarak bilinen Fransa Almanya ve Belçika’nın Türkiye’ye karşı
aldıkları karar aslında Türkiye’ye karşı değildir. Vetocu devletler ABD.lerinin
asıl niyetinin ne olduğunu çok iyi bilmektedirler. Bu veto, aslında ABD leri ile söz
konusu devletler arasındaki bir çekişmedir. Burada önemli olan,
-Ortadoğudaki stratejik ham madde kaynaklarına ve herkesin gözü
olan Irak’a ABD lerinin tek başına taarruzuna mani olmak,
-ABD.lerinin Pax Americana niyetini önlemek
-Hatta ABD. lerini NATO’dan dışlamak
-Başka bir deyişle tarihi görevini tamamlamış bulunan NATO’yu
Avrupa Birliği ile değiştirmek, amacına matuf adımlardan birisidir.
Öte yandan dünya hakimiyeti AVRASYA’yı kontrol etmekle
mümkündür. ABD.lerinin acelesi vardır. Çünkü 8-15 yıl içinde ÇİN ve AB.
ABD.lerinin önüne geçecektir. Bu nedenle
TÜRKİYE-SURİYE-IRAK-İRAN-AFGANİSTAN-PAKİSTAN Amerika’nın kontroluna girmeli,
mümkünse bölgedeki siyasi coğrafya değiştirilmeli, ABD nin kontrolunda daha çok
uydu devletler oluşturulmalıdır.
İşte şimdi ABD, NATO, AB Ülkeleri , Rusya ve Çin arasında
dengelenmeye çalışılan durum bu durumdur.
Sonuç olarak fiili bir savaş ortamı ve Türkiye’nin tehdit
altında kalması halinde NATO’nun Türkiye’ye gereken yardımı yapmaması NATO’nun
aslını inkar durumuna girmesi demektir ki, bu da NATO’nun dağılması ile
sonuçlanır. Belki de Avrupa Birliğinin 11 yıldır aradığı fırsatı ABD.leri altın
tepside onlara ikram ediyordur.
|