MUSUL VE KERKÜKTEKİ HAKLARIMIZI İLK BURADAN
DİLE GETİRMİŞTİM.
Bugünlerde gündemde olan ve sıkça konuşulan bu konuyu “Musul ve
Kerkükteki haklarımıza işlerlik kazandırmalıyız.” ve “ Musul, Kerkükteki
haklarımız nelerdir?” Başlıklı yazılarımla bundan yaklaşık 3 Ay önce
buradan dile getirmiştim. Konunun gündeme oturmasını sağlayan “Yazarın Tüm
Yazıları.” Başlıklı bölümünde de yer alan yazılarımı hafızalarınızı
tazelemek üzere tekrar sizlere sunmakta yarar gördüm.
MUSUL
VE KERKÜKTEKİ HAKLARIMIZA İŞLERLİK
KAZANDIRMALIYIZ.
Konuyu daha öncede dile getirmiştim. Ancak, tekrar elealmakta yarar
görüyorum. Amerika Irağı vurmaya kesin kararlı ve bunun için gün sayıyor.
Amerikanın neden Irağı vurmak istediği gayet iyi biliniyor. Bu operasyonun
Türkiye’ye etkilerinin de iyi bilinmesi gerekir. Türkiye açısından baktığımızda
bu operasyon ekonomik krizden çıkmak için çabalayan ülkemize büyük zararlar
verecektir. Gelişen bu olayların dışında kalmamız ise, olanaksız gözüküyor.
Biliyorsunuz "Balık verme, balık tutmasını öğret."
Misali, ülkemizin içinde bulunduğu krizden çıkma arayışları içersinde olduğu ve
borçlarının inanılmaz derecede büyüdüğü şu dönemde, borç para almak yerine
daha önceki zararlara karşılık Musul ve Kerkük
Petrollerindeki haklarımızı düzenleyen 1926 Anlaşmasına işlerlik
kazandırılmasının doğru olacağına inanmaktayım.
Dünyanın sayılı güçlü Ordularından birine sahip Türkiye,
elindeki bu gücü iyi kullanarak Musul ve Kerkük bölgesini kontrol altına almalı ve
1926 Anlaşmasına işlerlik kazandırmalıdır.
Böylece, Türk Ordusunun Musul ve Kerkük dahil olmak üzere Kuzey
Irakta tampon bölge oluşturması, bölgedeki Türkmenlerin haklarının korunması,
olası mülteci akınına karşı önlem alınması ve Türkiye’ye karşı tehditlerin
önlenmesinde büyük yararları olacaktır. Ayrıca, yöneticilerimizin ileride
kurulabilecek bir Kürt Devletine karşı olan endişeleri de böylece kendiliğinden
ortadan kalkmış olacaktır.
Neresinden bakarsanız bakın Musul ve Kerkük petrollerinde 1926
Anlaşmamıza göre haklarımızı almamız, olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Yöneticilerimizin Kıbrıs konusunda gösterdiği cesareti burada da göstermelerini
bekliyorum.
Merhum 8. Cumhurbaşkanımız Sayın, Turgut Özalın da
düşüncelerinde yeralan böyle bir fırsat, tarihte nadiren Ülkelerin başına gelir ve
bu fırsatı kullanmamız gerekir.
MUSUL,
KERKÜKTEKİ HAKLARIMIZ NELERDİR?
Bundan önceki yazımda “Musul ve Kerkükteki haklarımıza işlerlik
kazandırmalıyız.” Konusuna değinmiştim. Şimdide, bu haklarımızın neler
olduğuna değinmek istiyorum. Bununla ilgili, sizlere Anlaşmayla ilgili bazı belge ve
Akademisyen görüşü sunacağım.
Anlaşmanın ilgili 14. Maddesi aynen şöyledir;
“TÜRKİYE İNGİLTERE IRAK ARASINDA 05.06.1926. TARİHİNDE ANKARADA
YAPILAN TÜRK - IRAK SINIRINI BELİRLEYEN ANLAŞMA.
MADDE 14
Her iki memleket arasında menafii müştereke sahasını tevsi etmek
maksadiyle Irak Hükümeti işbu muahedenin mevkii meriyete vaz'ı tarihinden itibaren
yirmi beş sene müddetle berveçhizir alacağı aidatın yüzde onunu Türkiye
Hükümetine tesviye edecektir:
a) 14 mart 1925 tarihli imtiyaz mukavelenamesinin onuncu maddesi
mucibince «Türkiş Petroleum» kompani'den
b) Bâlâdaki imtiyaz mukavelenamesinin altıncı maddesi mucibince
petrol ihraç edebilecek olan şirketlerden veya eşhastan
c) Bâlâda zikredilen imtiyaznamenin 33 üncü maddesi mucibince
teşekkül edebilecek olan muavin şirketlerden.”
Kaynak : http://www.mfa.gov.tr/turkce/gruph/ikili/69.htm
Detaylı Bilgi:
http://www.devletarsivleri.gov.tr/yayin/osmanli/musul/musul.htm
Anlaşmayla ilgili, Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kerkük
Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Suphi Saatçinin görüşlerine değinecek olursak;
“Türkiye’nin elinde bulunan çok önemli bir koz da, Musul
eyaleti üzerinde taşıdığı tarihî haklarıdır. Bilindiği gibi Musul eyaleti, 5
Haziran 1926 tarihli Ankara Anlaşması’na göre Irak’a bırakılmıştır. Bunun bir
diğer anlamı da şudur: Irak parçalandığı takdirde Ankara Anlaşması’nın hükmü
sona erecek ve Kuzey Irak bölgesinin eski adı olan Musul eyaleti tekrar eski sahibine
iade edilecektir. Bu yüzden Türkiye bu bölge üzerinde tasarruf hakkına sahiptir. Daha
açık bir ifade ile Türkiye’nin bilgisi ve rızası olmadan, Irak’ın kuzeyinde yeni
yapılanmaya gidilmesine izin verilmeyecektir. Bu hususta Türk siyaset bilimcilerinin,
Ankara Anlaşmasını yeniden yorumlayarak, Türk dış politikasının bilgisine ve
gündemine sunmaları gerekir.”
Kaynak : http://www.turkmeneli.com/saatci.html
Görüldüğü gibi, anlaşmadaki maddeler ve bu konuyla ilgili
yapılan yorumlar, gayet açık ve nettir.
Dünyanın sayılı güçlü Ordularından birine sahip Türkiye,
elindeki bu caydırıcı gücü iyi kullanarak Musul ve Kerkük bölgesini kontrol altına
almalı ve 1926 Anlaşmasına işlerlik kazandırmalıdır.
Böylece, Türk Ordusunun Musul ve Kerkük dahil olmak üzere Kuzey
Irakta tampon bölge oluşturması, bölgedeki Türkmenlerin haklarının korunması,
olası mülteci akınına karşı önlem alınması ve Türkiye’ye karşı tehditlerin
önlenmesinde büyük yararları olacaktır. Ayrıca, yöneticilerimizin ileride
kurulabilecek bir Kürt Devletine karşı olan endişeleri de böylece kendiliğinden
ortadan kalkmış olacaktır.
Bütün bunlar Irağın toprak bütünlüğüne göz koyduğumuz
anlamına gelmemeli. Elde edilmiş hakkın, eskisi yenisi olmaz. Aksine, daha önce
edindiğimiz hakları kullanmakla, ortadoğuda kurulan İsrail örneğinde olduğu gibi
bölgede yeni bir kan gölü oluşturulmasına mani olmuş ve ülkemiz topraklarına göz
dikenlere karşı yapılan oyunları bozmuş olacağız.
Ülkemiz ekonomik krizden dolayı zor günler geçirmektedir. Yurt
içinde ve dışında yaşadığımız tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen,
Türkiye’nin içine düşmüş olduğu bu olumsuz durumdan kendilerine pay çıkarmak
isteyen ve ülkemizi parçalamak isteyen sinsi düşmanlarımıza seslenmek istiyorum.
Hiç boşuna heveslenmesinler, bizim ölümüz bile onlara yeter!
|