|
İMF NİN ÜLKELERİN İFLAS
ETMESİNE OLANAK
TANINMASIYLA DEDİĞİME GELİNDİ.
Biliyorsunuz, Uluslararası Para Fonu üyesi ülkelerin maliye
bakanlarından oluşan politika belirleme komitesi, borç krizlerinin çözümüne
yepyeni, tamamen farklı Yaklaşım geliştirilmesi talimatını verdi.
Global mali sisteme çeki düzen verilmesinde dönüm noktası olacak
bu adımla, dış borçları idare edilemeyecek, başa çıkılamayacak düzeylere
çıkmış ülkelerin iflaslarını ilan etmeleri ve alacaklıların daha ehven geri
ödeme şartlarını müzakereye zorlanmaları hedefleniyor.
Bizim gibi aşırı borçlu durumda olan gelişmekte olan ülkeleri
bu karar yakından ilgilendirmektedir. IMF aşırı borçlanan ülkelerin borçlarını
ödeyemeyecek duruma gelmesi üzerine, bu ülkelere yeni borçlar vererek vereceği
paraları riske atmamak için bu kararı almıştır. Daha önce vermiş olduğu
borçları geri alabilmek içinde, ödeme sıkıntısına düşen ülkelere borçların
dondurulması yada ertelenmesi uygulamasıyla yani, ülkelere iflas olanağının
tanınmasıyla bu ülkelerin ekonomilerinin canlandırılması yoluna gidilerek
alacaklarını garanti altına almak çabaları yatmaktadır. Yani, ölmekte olan bir
insana geri alınamayacak yeni borçlar verilmeyecek. Buna karşın, verilmiş olan
borçların geri alınabilmesi içinde bu kişinin yaşaması sağlanacak. Neresinden
bakılırsa bakılsın insanın yaşatılması olumlu karşılanmalıdır. Ülkeler
içinde aynı şey geçerlidir.
Bizim açımızdan bakıldığında, borç ve faiz ödemeleri olmayan
ortamda bütçemiz fazla verecek, yatırımlar artacak ve enflasyon düşerek ekonomideki
iyileşme etkisini hemen gösterecektir.
Bu duruma düşen ülkeler için bundan başka yapılacak olumlu
müdahale kalmamıştır. Türkiye’nin ve IMF nin menfaatlerinin kesiştiği bu konuyu
ve çalışmalarımı 1999 Yılından beri ilgili yerlere bildiriyorum. Başka yol
kalmamıştır. Durum bu kadar basittir. İstenilse de istenilmese de dediğime
gelinecektir.
Kısaca mali durumumuza bakacak olursak, Devlet Planlama Teşkilatı
verilerine göre, 1980 yılında iç ve dış borçların faizlerini ödemek için vergi
gelirlerinin sadece yüzde 4.2 lik bölümünü ayırmak yetiyordu. 2001 yıl sonunda ise
faizlerin vergi gelirlerine oranı yüzde 103.3 ü görerek vergi gelirini aştı.
Ana para ve faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı ise yüzde
236.3 ü buldu.
Kısaca, iç ve dış borçların faizi vergi gelirlerinin üzerine
çıktı. 1980 yılında vergi gelirlerinin sadece yüzde 4.2 lik bölümü faiz
ödemelerine giderken, 2001 yıl sonu itibariyle bu oran yüzde 103.3'ü bularak vergi
gelirlerinin üzerine çıktı.
Ülkemizin toplam borç stoğuna bakacak olursak,
1999. 2000. 2001.
İçborç Stoğu Milyar Dolar.
42.44. 54.22. 86.00.
Dış Borç Stoğu. Milyar Dolar. 103.40. 117.80.
121.00.
Toplam Borç. Milyar Dolar. 145.84. 172.02. 207.00.
Tablodan da görüldüğü üzere, ülkemiz her geçen gün borç
batağına daha da saplanmaktadır. Ülkemizin 2001 Yılındaki GSMH sı yani 1 yıl
içinde gerçekleşen toplam hasılatı 148. Milyar Dolar olmasına karşılık, toplam
borcumuz 207. Milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Yani toplam hasılanın tamamı bile
toplam borçlarımızın ödenmesine yetmemektedir Sadece, önümüzdeki 2003
Yılında yapacağımız toplam borç ödemeleri ise 73 Milyar dolardır. Durum bu kadar
ciddidir. Bütün bunlara rağmen gerçekleri görmezden gelerek pembe tablolar çizenler,
vatandaşı aptal yerine koymaktadırlar.
Bütün bunlar 1999 Yılından beri Cumhurbaşkanlığı
arşivlerinde yer alan ve ülkemizin ekonomik yönden daha iyi duruma gelmesi için
hazırlamış olduğum, ödül alan ve Dünya Bankası tarafından desteklenen
çalışmalarımı içeren www.ekonomikcozum.com Adlı sitenin Çözüm Yolları Bölümünde “Ülke iç ve dış borç
ödemelerinin belli bir süre için dondurulması sağlanmalı.” Başlığı altında
değinmiş olduğum konunun haklılığını birkez daha ortaya koymaktadır. Bu konuyla
birlikte, değindiğim sitedeki bütün değişikliklerin bir bütün halinde ele
alınarak yapılması gereği gözden kaçırılmamalıdır. Aynı zamanda yapmış
olduğum bu çalışma, bizim durumumuzdaki bütün ülkeler için geçerli olup
durumlarının düzeltilmesi için başka bir yol bulunmamaktadır.
Yazımda “Ülke gelirlerinin iç ve dış borçlarını ödeyemez
hale gelmesinden dolayı, iç borçların faizleriyle birlikte Dolar yada Euro cinsinden
Para birimine dönüştürülerek 3 Yıl süreyle dondurulması dondurulan bu paralarada 3
aydabir Dolar cinsinden Faiz ödenmesi uygulamasının sağlanması gereklidir. Bu süre
sonunda da Dolar yada Euro cinsinden olan Paralar Türk Parasına çevrilerek şu andaki
ödeme takvimine göre ve o günkü faiz oranlarıyla ödemelerin devam edilmesinin
sağlanması gereklidir. Yine, aynı şekilde Dış Borç ödemelerinin ise faizleriyle
birlikte 5 Yıl süreyle dondurulması ve bu süre sonunda da şu andaki ödeme takvimine
göre faiziyle birlikte ödemelerin devam edilmesinin sağlanması gereklidir. Herne kadar
bu yöntemin Devlete olan güveni sarsacağı düşünülsede, aynı şekilde devam
edildiği taktirde de Ekonomik başarısızlıktan dolayı Toplumun güveni zaten
azalacaktır.” Diyerek İMF nin bugünlerde almış olduğu karara bundan çok
seneler önce değinmiş bulunmaktayım. Önümüzdeki Yıllarda bu durum daha da
artacak ve dediğime gelinecektir.
|