GELİN ŞU GENÇLERİN SESİNİ DUYUN VE ÇÖZÜM ÜRETİN!
Bakın, biz yetişkinler olarak gençlerimize sorunlarından
kurtulmuş, güllük gülistanlık
bir ülke bırakamadık.
Bu yüzden, hep bunun ezikliğini yaşadım. Daha önceki yazılarımda
değindiğim gibi, gençlerden kendi adıma tekrar özür diliyorum. Başta, bedelli askerlik ve öğrenci affı bekleyen gençlerin her zaman yanında oldum ve yanında olmaya da devam edeceğim.
Bedelli Askerlik ve öğrenci affı bekleyen öğrenciler imza topladılar, çalmadık kapı bırakmadılar.
Ben de elimden geldiğince gençlerimizin bu sorunlarını daha önceki yazılarımda
dile getirdim. Artık, bu konularla ilgili yazacak bir şey bulamıyorum.
Konuya kısaca değinecek olursak, AB ye giriş sürecini yaşadığımız şu günlerde gelişen dünyaya, özellikle Avrupa normlarına gelme konusunda vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun
istekli olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Çünkü,
halkımız gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların yaşam standartlarında
yaşamak istemektedir ve bunun bilinci içersinde hareket etmektedir. Bu bağlamda, halkımız ülke genelinde her alanda AB normlarına gelme ve bu normların günlük hayatta kullanılmasını sabırsızlıkla
beklemektedir. AB Standartlarına
geldikten sonra da ülkenin ekonomik, stratejik ve askeri menfaatlerini gözetmek için elden ne geliyorsa yapılmalıdır. Ama önce AB standartları...
Yine biliyoruz ki,
tarihte ve günümüzde
yapılan ve yapılmak istenen çoğu değişikliklere hep şüpheyle bakılmış ve karşı çıkılmıştır. AB ye girme konusunda ciddi gelişmeler yaşanan günümüzde, konuyla ilgili yapılan ve yapılacak reform niteliğindeki
değişiklikleri kamuoyu dikkatle izlemektedir. Aynı şekilde, bu değişikliklere çeşitli bahanelerle karşı çıkan ve çıkacak kesimleri de
büyük bir dikkatle izlemektedir. Toplumumuz
bilinçlidir ve gelişen çağa ayak uydurmak istemektedir.
Bu konuda yapılanları
çok iyi bir şekilde analiz etmekte ve gerçekleri görmektedir.
Atatürk yaşadığı
dönemde çok zor olan reformları günün modern dünyasına ayak uydurmak için yapmış ve ülkenin önünü açmıştı. Şüphesiz,
Atatürk bugünlerde yaşasaydı,
ülkenin ve vatandaşın
refahı için bugünün modern dünyasına ayak
uyduracak reformları yine gözünü kırpmadan yapar ve uygulamaya koyardı.
Atatürk’ün çağdaş ülkelere yetişmek için bizlere gösterdiği
hedefi ancak bu şekilde yakalayabiliriz.
Bütün bu bilgilerin ışığı altında, halkımız Türk Silahlı Kuvvetleri dahil olmak üzere, devletin tüm kesimlerinde gelişen çağa ayak uydurma ve AB standartlarına
gelinmesi çalışmalarının biran önce sonuçlandırılmasını beklemektedir.
Yaklaşık 80.000 Kişi aileleriyle birlikte öğrenci affı bekliyor! Bu kişiler, her gün öğrenci affı çıkacak
mı çıkmayacak mı diye haklı olarak beklenti içersine girmiş durumdalar. Yetkililer, sıkça yapılan afların istismar edilebileceğini
ve bundan önce uygulamaya konulan öğrenci aflarında bu aflardan öğrencilerin %5 i kadarının okullarına tekrar geri dönmeye hak kazandıklarından bahisle, olaya sıcak bakmadıklarını belirtiyorlar.
Ben de buradan onlara diyorum
ki, EĞİTİM SEN in yapmış olduğu “Yükseköğretim
sisteminin işleyişini bozan, öğrenci aflarıyla eğitim haklarını yeniden kazanan binlerce üniversite öğrencisi değil, istemin işleyiş mekanizmasındaki yanlışlıklardır.” Açıklamasında da
değinildiği gibi, durumun
sistemden kaynaklandığını ve ileride konunun suistimal edilemeyeceğini,
en kötü ihtimalle bu oran kadar öğrenciyi geri kazanmak için öğrenci affı çıkarılmasının
neden bukadar zor olduğunu sormak istiyorum. Olayın siyasi yönünü ise, daha önceki yazımda detaylı bir şekilde işlediğimden
bu konuya değinmiyorum.
Toplumsal barışın sağlanmasında
ve vatandaşın devletine olan güveninin daha
da artmasına
ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde özellikle gençlerle iyi ilişkiler içersine girilmesinin büyük yararları olacağı kanısındayım.
Çocukların istekleri bugün geri çevrilse dahi önümüzdeki günlerde 80.000 Kişilik büyük bir topluluğun bu yöndeki istekleri istense
de istenmese de tekrar tekrar gündeme gelecektir. Bunu gözardı edemeyiz. Ben buradan yetkililere sesleniyorum!
Bu kadar büyük bir kitlenin beklentisini sona erdirelim ve öğrenci affını çıkaralım! Okullarına geri dönmeye hak kazananlar, okullarına tekrar geri dönerler. Kazanamayanlar ise “Verilen bu haktan yararlanamadık.”
Derler ve paşa paşa yollarına devam ederler.
Günümüzde ve gelecekteki günlerde yetkililerin
başlarını ağrıtmazlar.
Aynı şey, bedelli askerlik içinde geçerli bulunmaktadır.
Rakkam ne olursa olsun, bedelli askerlik bekleyenlerin
azımsanamayacak kadar büyük çoğunlukta olduğu etrafımıza baktığımızda
rahatlıkla görülmektedir. Gençlerin bu yöndeki beklentileri, Milli Savunma Bakanlığınca
“Bugünlerde bedelli askerlik gündemimizde yoktur.” Açıklamaları yapılarak giderilmeye çalışılması
yerine, konuya nihayi bir çözüm getirilerek, bununla ilgili kalıcı bir sonuca bağlansa
daha iyi olmaz mı? Gelin şu gençlerin sesine kulak verelim! Maazallah deprem kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde büyük bir deprem olsa, gençler daha öncekilerden daha yüksek bir sesle bedelli askerlik konusunu tekrar gündeme getireceklerdir ve İzmit depreminde olduğu gibi bedelli askerliğin derhal çıkarılmasını
isteyeceklerdir. Sorarım sizlere, böyle olduğunda ne olacak? Sonuç olarak, toplumda böyle bir beklenti vardır ve bu beklenti, her geçen gün daha da artmaktadır.
Ülkece topyekün gelişen çağa ayak uydurma ve AB Standartlarına gelme konusunda yapılan bu yarışta, Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda
da her konuda öncülük yaptığı gibi ipi önce göğüslese ve bir an önce Avrupa standartlarında bir orduyla dünyanın ve Türk Halkının önüne çıksa iyi olmaz
mı?
Bu arada, MYO Mezunlarının
durumunu ortaya koyan bir okurumdan gelen bir yazıyı sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum.
“Yaşadığımız
21.yüzyıl bilgi çağında bilen insanların teşvik edilerek imkan sunulması
gerekirken malesef ülkemizde bunun tam tersi yapılmaktadır. Buna MYO mezunları örnek
gösterebiliriz.
Günümüzde
MYO mezunlarına sunulan imkanlara bakıldığında lise mezunlarına sunulan imkanlar
bile verilmemektedir. Ben şuan da vatani görevimi yapmaktayım. ve ilkokul mezunuyla
aynı statüye konulmaktayım. MYO mezunlarının askerlik sürelerinin makul seviyeye
çekilmesi, Yedek subay veya yedek astsubay olarak değerlendirilmesi ülkemiz ve bizler
için kazanç sağlayacaktır. MYO mezunları nerden bakarsanız 24-25
yaşından önce askere gelemiyor. 20 yaşındaki bir diğer askerle iletişim
kuramıyor haliyle psikolojik bunalıma giriyor. MYO mezunlarının cezalandırılması
artık son bulmalı ve askerlik sürelerinin makul seviyede tutulması gerekmektedir.
Önceki dönemlerde Meslek Yüksek Okullarına daha kaliteli öğrenci girmekteyken son
yıllarda yapılan hatalar bunun içler acısı hale gelmesine sebep olmuştur.Şayet
askerlik sorunu ve iş imkanları gözden geçirilirse MYO lara daha kaliteli
öğrenci girecek ve gerek sanayi gerekse diğer sektörler daha kaliteli personele sahip
olacaklardır. Özellikle Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlarını bu sorunun çözümü
için çalışmalar yapmaya davet ediyorum.
Günümüz
modern orduları incelendiğinde kalabalık personelden çok teknik ve profesyonel
personelin ön plana çıktığı görülmektedir.Artık teknolojik olarak üstün olan
ordular daha başarılı olmaktadırlar. Ama ülkemizde halen daha 70 li yılların kanun
ve yönetmelikleriyle ordumuz uğraşmaktadır. Aklı selim insanlar kabul eder ki
Kalabalık kara orduları artık işlevlerini çoktan yitirdiler, uydu görüntüleriyle
ve modern savaş aletleriyle ordular daha güçlü ve daha başarılı
olmaktadırlar.Gecikmeden ülkemizde bunları yakalamak için sıçrama yapmak
zorundadır. Aksi halde modern dünyayı 50-100 sene geriden takip etmeye devam ederiz.
AB
ülkerine bakıldığında en kalabalık ordular 250-300 bin civarında personelle ve daha
modern silahlarla donanmışlardır. AB'ye aday ülkemizde bunu dikkate alarak kendisine
yön vermek durumundadır. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Saygılarımla.
Mesut.”
Gençler, kendi sorunlarıyla ilgili olarak tıpkı tam demokrasiyle
yönetilen ülkelerde olduğu gibi seçilerek yönetime gelen ve hükümet eden ülke yöneticilerinden Askerlik Kanununun değişmesinden
tutun da bedelli askerlik ve öğrenci affı dahil birtakım sorunlarının
giderilmesi yönünde bir takım isteklerde bulunmaktadır. Gelin, bu gençlerin sesine kulak verelim. Yetkili kurum ve kuruluşlardan görüş almaları, destek aramaları bir kenara koyalım.
Gençlerin bu isteklerine “Olur” yada “Olmaz” gözüyle bakmadan
biran önce çözüm üretelim!
|