![]() |
![]() |
27.03.2005, 17:38 Amerika, doların değerini düşük tutarak ihracatını güçlendirme çabalarına rağmen dış ticaret açığının her geçen gün daha da büyümesi, Amerika’nın şimdiye kadar uygulamış olduğu politikalarda başarısız olduğunu açıkça göstermektedir. |
DOLARIN GELECEĞİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞÜMDE
ISRAR EDİYORUM.
Bundan yaklaşık 2 Yıl önce 14.06.2003. Tarihinde Dolar 1.420.000 TL iken “Doların Geleceği.” Başlıklı yazımı sizlerle paylaşmıştım.
Aradan geçen süre, görüşlerimde haklı olduğumu ortaya koymuştur. Ben de Doların geleceğiyle ilgi görüşümde ısrar ederek bu yazımı tekrar sizlerle paylaşmakta yarar gördüm.
“Günümüzde doların geleceği hakkında çeşitli tartışmalar yapılmakta. Bende konuyla ilgili görüşlerimi
sizlere aktarmak istedim. Bu bağlamda konuyu genel anlamda ve ülkemiz açısından değerlendirmekte yarar görüyorum. Genel anlamda konuyu ele alacak olursak, biliyorsunuz Amerikan ekonomisi uzun zamandır tehlike sinyalleri vermekte. Her geçen gün bununla ilgili haberleri sıkça duymaktasınız. Bundan önceki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olan Sayın, Bill Clinton izlemiş olduğu tasarruf politikası sonucu Amerikan ekonomisini iyi duruma getirmiş ve bu şekilde devir etmişti. Bütün bu gelişmelere karşılık yönetime gelen Sayın, George Bush ekonomide harcama politikalarını benimsemiş ve uygulamaya koymuştur. Bütçesinde de görüleceği üzere savaş ekonomisine ağırlık vermiştir. Amerika en büyük rakibi olarak gördüğü Çin Devletini yakın takibe almak için bölgede ve Orta Doğuda konuşlanma planlarını yapmış ve uygulamaya koymuştur. Konu ilk olarak Amerikan casus uçağının Çinliler tarafından elegeçirilmesiyle gün yüzüne çıkmıştır. Ardından çeşitli bahaneler öne sürülerek Afganistan ve daha sonra Irak Amerikanın kontrolüne geçmiştir. Sırada İran ve Suriye vardır. Anlaşılan Amerika bütün bu planlarını gerçekleştirinceye kadar savaş ekonomisi politikasını devam ettirecek gözükmektedir.
Bütün bunların üzerine Amerikadaki ekonomik durgunluk dahil edilince Amerikanın, doların değerini düşük tutarak ihracatını arttırmak ve ithalatını azaltma çabalarının
içine girdiği rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bu politika İran ve Suriyenin Amerikanın kontrolüne girinceye kadar yada, önümüzdeki seçimlerde Amerikan Başkanının ve yönetiminin değişmesiyle
savaş ekonomisi ve politikalarından vazgeçilmesine
dek devam edecek gözükmektedir. Ülkemizdeki gelişmelere bakacak olursak, Amerikanın düşük dolar
politikasının
yansıması olarak Türk Lirasının değer kazanması ve doların değer kaybetmesi normal karşılanmalıdır. Burada, Türk Lirasının değer kazanması ve doların değer kaybetmesi kesinlikle ülkemizdeki ekonominin güçlendiği ve
iyiye gittiği anlamına gelmemelidir. Türk Lirasının aşırı değerlenmesinin ardında dolardaki aşırı arz fazlalığı yatmaktadır.
Bütün bunlara ilaveten bazı yabancıların
spekülatif amaçlarla dolarla oynayarak ülkemizde tatlı kazançlar elde ettiği ve bu konuda ülkemizi
hala tercih ettikleri gözönüne alınacak olunursa, uluslararası alanda değer kaybeden dolardaki düşüşü ülkemizde hızlandırmak ve dolarla oynayarak kar elde etmek için yabancıların bazı bankalar aracılığıyla
ülkemize dolar pompalamasının
büyük etkisi olabileceği ve bugünlerde Türk Lirasının aşırı değer kazanmasının ardında bunun yatabileceği gözardı edilmemelidir.
Amerika hedeflediği ülkelerin tamamını kontrol altına alıncaya kadar ve kötü
giden ekonomisini düzeltinceye kadar uygulamakta olduğu düşük
dolar politikasını devam ettirecek
gözükmektedir. Buna bağlı olarakta Doların Türk
Lirası karşısındaki değeri aşağı
yukarı bu
seviyelerde olacaktır. Elinde Dolar bulunan yatırımcıların
sakin olmalarını ve dolardaki spekülatif amaçlı yükselişleri
satış fırsatı olarak değerlendirmelerini yararlı görüyorum.
Ekonomik
durgunluğunu savaş ekonomisiyle aşmaya çalışan Amerika düşük dolar politikasını
uzunca bir süre devam ettirecek görünmektedir. İzlenen düşük dolar politikasıyla
Amerikan ekonomisi dışarıya karşı ihracatını güçlendirecek, ithalatını ise zorlaştıracaktır.
Buda diğer ülke ekonomilerinin işine gelmeyecektir.
Bahsetmiş
olduğum gibi Amerika’nın
ekonomik ve askeri yönden izlemiş olduğu tüm bu politikalarının
ardında Çin Devletinin önlenemez yükselişi karşısında kendi ekonomisini ayakta tutma çabaları yatmaktadır. Amerika Çine yakın olmak ve onu daha iyi gözlemleyebilmek için elinden geleni yapmaktadır. Yine, aynı şekilde dünyanın ekonomik yönden önemli petrol rezervlerinin bulunduğu Ortadoğuda bölgeye hakim olmak için tüm gücünü ortaya koymuştur. Kısaca, Amerika ekonomisini ayakta tutmak için ekonomik ve askeri yönden elinden ne geliyorsa yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir.”
Görüldüğü gibi, yazımda değindiğim konular geçerliliğini bugün de korumaktadır ve bundan sonra da korumaya devam edecek gözükmektedir.
Şimdi sizlere iktisat kurallarını altüst eden Amerikan ekonomisine ait bir senaryoya değinmek istiyorum.
“Bozuk giden ekonomisini savaş ekonomisiyle aşmaya çalışan Amerika, düşük dolar politikasıyla
ihracatını arttırmayı amaçlamıştır.
Bunun üzerine, Amerikan Merkez Bankası faizlerini düşürmüş ve dolar, Amerika dışındaki ülkelere kaymış, dünya piyasası aşırı
dolara boğularak dolar değer kaybetmiştir.
Böylece, iç piyasada azalan doların ihracattaki artışla geri gelmesi planlanmıştır.
İhracatını arttırmayı planlayan Amerika, düşük dolar politikasına rağmen ihracatında beklediği artışı sağlayamamıştır. Bununla da kalmayıp kendi iç piyasasında, sanki ihracatı çok artmış ve dolar geri gelmiş gibi Amerikan Merkez Bankasının piyasaya gereğinden fazla dolar sürmesiyle dolar bolluğu oluşmuştur.
Yani Amerikan ekonomisindeki
gelişmeler planlandığı gibi olmamaktadır. Bu yüzden FED in faizleri arttırması, geçici bir süre için enflasyonist baskıyı durduracak ve doların değerini yükseltecektir.”
Bütün bu bilgilerin ışığı altında bugünkü gelişmelere kısaca bakacak olursak, Amerika’nın
faiz oranlarını düşürmesi yada yükseltmesinden
çok Amerikan ekonomisindeki
gidişata bakmak daha sağlıklı olacaktır. Son olarak, ABD
nin dış
ticaret açığının 2004 Kasım Ayında 60.3 Milyar Dolar ile tüm zamanların rekorunu kırması hiçte iyiye delalet değildir. Amerika, doların değerini düşük tutarak ihracatını güçlendirme çabalarına rağmen dış ticaret açığının her geçen gün daha
da büyümesi,
Amerika’nın şimdiye kadar uygulamış olduğu politikalarda başarısız olduğunu açıkça göstermektedir.
Son olarak 22.03.2005 Tarihinde Amerikan Merkez Bankası kısa adıyla FED
in Faizleri
enflasyonist baskıdan dolayı yükseltmesi, doların güçlenmesini geçici olarak sağlayacak gözükmektedir. Ekonomisindeki
hesapları tutmayan ve Irak Savaşının artan mali yükü altında kalan Amerika, daha önce ülkemizin içine düşmüş olduğu faiz ve enflasyon girdabına düşmek üzeredir. Kısaca, Amerikan ekonomisini daha da kötü günler beklemektedir. |
| Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler. |