Hasan Yaşar Özfidan Yazıyor... 
DOLARIN GELECEĞİ HAKKINDAKİ DAHA ÖNCEKİ YAZIM.
20.01.2004, 12:14
Burada, Türk Lirasının değer kazanması ve doların değer kaybetmesinin ardında dolardaki aşırı arz fazlalığı yatmaktadır.

 

  DOLARIN  GELECEĞİ  HAKKINDAKİ  DAHA  ÖNCEKİ

                                            YAZIM.

 

       Bundan tam 6 Ay önce Dolar 1.420.000 TL iken “Doların Geleceği.” Başlıklı yazımı sizlerle paylaşmıştım. Aradan geçen süre, görüşlerimde haklı olduğumu ortaya koymuştur. Bende bu yazımı tekrar sizlerle paylaşmakta yarar gördüm.

       Günümüzde  doların  geleceği  hakkında  çeşitli  tartışmalar  yapılmakta.  Bende  konuyla  ilgili  görüşlerimi  sizlere  aktarmak  istedim.  Bu  bağlamda  konuyu  genel  anlamda  ve  ülkemiz  açısından  değerlendirmekte  yarar  görüyorum.

       Genel  anlamda  konuyu  ele  alacak  olursak,  biliyorsunuz  Amerikan  ekonomisi  uzun  zamandır  tehlike  sinyalleri  vermekte.  Her  geçen  gün  bununla  ilgili  haberleri  sıkça  duymaktasınız.  Bundan  önceki  Amerika  Birleşik  Devletleri  Başkanı  olan  Sayın,  Bill  Clinton  izlemiş  olduğu  tasarruf  politikası  sonucu  Amerikan  ekonomisini  iyi  duruma  getirmiş  ve  bu  şekilde  devir  etmişti.  Bütün  bu  gelişmelere  karşılık  yönetime  gelen  Sayın,  George  Bush  ekonomide  harcama  politikalarını  benimsemiş  ve  uygulamaya  koymuştur.  Bütçesinde de  görüleceği  üzere  savaş  ekonomisine  ağırlık  vermiştir.

       Amerika  en  büyük  rakibi  olarak  gördüğü  Çin  Devletini  yakın  takibe  almak  için  bölgede  ve  Orta  Doğuda  konuşlanma  planlarını  yapmış  ve  uygulamaya  koymuştur.  Konu  ilk  olarak  Amerikan  casus  uçağının  Çinliler  tarafından  elegeçirilmesiyle  gün  yüzüne  çıkmıştır.  Ardından  çeşitli  bahaneler  öne  sürülerek  Afganistan  ve  daha  sonra  Irak  Amerikanın  kontrolüne  geçmiştir.  Sırada  İran  ve  Suriye  vardır. 

       Anlaşılan  Amerika  bütün  bu  planlarını  gerçekleştirinceye  kadar  savaş  ekonomisi  politikasını  devam  ettirecek  gözükmektedir.  Bütün  bunların  üzerine  Amerikadaki  ekonomik  durgunluk  dahil  edilince  Amerikanın,  doların  değerini  düşük  tutarak  ihracatını  arttırmak  ve  ithalatını  azaltma  çabalarının  içine  girdiği  rahatlıkla  anlaşılmaktadır.  Bu  politika  İran  ve  Suriyenin  Amerikanın  kontrolüne  girinceye  kadar  yada,  önümüzdeki  seçimlerde  Amerikan  Başkanının  ve  yönetiminin  değişmesiyle  savaş  ekonomisi  ve  politikalarından  vazgeçilmesine  dek  devam  edecek  gözükmektedir.

        Ülkemizdeki  gelişmelere  bakacak  olursak,  Amerikanın  düşük  dolar  politikasının  yansıması  olarak  Türk  Lirasının  değer  kazanması  ve  doların  değer  kaybetmesi  normal  karşılanmalıdır.  Burada,  Türk  Lirasının  değer  kazanması  ve  doların  değer  kaybetmesinin  ardında  dolardaki  aşırı  arz  fazlalığı  yatmaktadır.

        Bütün  bunlara  ilaveten  bazı  yabancıların  spekülatif  amaçlarla  dolarla  oynayarak  ülkemizde  tatlı  kazançlar  elde  ettiği  ve  bu  konuda   ülkemizi  hala  tercih  ettikleri  gözönüne  alınacak  olunursa,  uluslararası  alanda  değer  kaybeden  dolardaki  düşüşü  ülkemizde  hızlandırmak  ve  dolarla  oynayarak  kar  elde  etmek  için  yabancıların  bazı  bankalar  aracılığıyla  ülkemize  dolar  pompalamasının  büyük  etkisi  olabileceği  ve  bugünlerde  Türk  Lirasının  aşırı  değer  kazanmasının  ardında  bunun  yatabileceği  gözardı  edilmemelidir.

       Amerika  hedeflediği  ülkelerin  tamamını  kontrol  altına  alıncaya  kadar  ve  kötü giden ekonomisini  düzeltinceye  kadar  uygulamakta  olduğu  düşük dolar  politikasını  devam ettirecek  gözükmektedir.  Buna  bağlı  olarakta  Doların  Türk Lirası  karşısındaki  değeri  aşağı yukarı  bu  seviyelerde  olacaktır.  Elinde  Dolar  bulunan  yatırımcıların  sakin  olmalarını  ve  dolardaki  spekülatif  amaçlı  yükselişleri  satış  fırsatı  olarak  değerlendirmelerini  yararlı  görüyorum.  Türk  Lirasının  aşırı  değer  kazanması,    piyasası  ölmüş,  tek  umudunu  ihracata  bağlamış  olan  Türkiye'nin  rekabetinin azalmasına  ve  tutunduğu  tek  dalın  kesilmesine  neden  olacaktır.  Anlayacağınız,  olan  yine  Türkiye'ye  olacaktır.  Burada  tek  teselli  olunacak  şey,  ağır  borç  yükü  altında  olan  ülkemizde  merkez  bankasının  piyasalardan  ucuz  fiyattan  dolar  çekmesi  ve  dış  borç  ödemelerindeki  maliyetin  azaltılmasıdır.

        Dolardaki  bu  gelişme,  bazı  ünlü  bilimadamlarının  bile  yanılabileceğini,  ekonomideki  rakamların  kişilerin  görüş  ve  emirlerine  göre  gelişmediğini  açıkça  göstermektedir.