BORCU BORÇLA ÖDEMENİN SONU
BATMAKTIR!
Hükümetler şimdiye kadar borcu borçla ödeme yöntemini seçmişler
ve borçlarımızın bir çığ gibi büyümesine neden olmuşlardır. Ticaret hayatında
da bilindiği gibi borcu borçla ödemenin sonu yoktur. Borcunu borçla ödeyen esnaf
eninde sonunda batmaya mahkum kalmaktadır. Aynı durum devletler içinde geçerlidir.
Şimdi sizlere fazla detaya girmeden genel anlamda bazı rakamlar vermek istiyorum.
İçinde bulunduğumuz 2003 Yılı için öngörülen GSMH 354.6
Katrilyon Lira. (182.4 Milyar Dolar.)
2003 Mali Yılı Konsolide bütçe giderleri 145.9 Katrilyon Lira. (75
Milyar Dolar.) Milli Gelirin % 41.11 ni teşkil etmektedir.
2003 Mali Yıl Konsolide bütçesinde toplam faiz ödemeleri 65.9
Katrilyon Lira. (33.9 Milyar Dolar.) Bütçenin % 45.16 nı teşkil etmektedir.
Toplam borcumuz 157.4 Milyar Dolar. GSMH nın % 86.29 nu teşkil
etmektedir.
GSMH: Bir ulusal ekonomide belirli bir dönem içinde, genellikle bir
takvim yılı içinde üretilen mal ve hizmet değerlerinin toplamıdır.
KONSOLİDE BÜTÇE: Toparlanmış, bütün kalemleri biraraya
getirilmiş bütçe.
REEL FAİZ: Enflasyondan arındırılmış faiz.
Verilen rakamlar bütçenin GSMH daki payının ve Bütçedeki borç
faizlerinin payının % 50 seviyelerinde olduğunu, bununda piyasalara gerekli hareketi
sağlayacak likiliteyi sağlayamadığını göstermektedir. Bunun için bütçenin GSMH
daki payının % 50 lerden % 20 lere düşürülmesi gereği vardır. Bu orana ulaşmak
için ya GSMH yı büyütmek lazım, yada bütçeyi küçültmek lazımdır. GSMH yı
büyültemeyeceğimize göre bütçeyi küçültmekten başka çaremiz kalmamaktadır.
Burada akla gelen ilk şey bütçenin % 45.16 sını teşkil eden
borçların bütçe kalemlerinden çıkarılması gelmektedir. Bunun için
borçlarımızın faizleriyle birlikte tamamının 3 Yıl süreyle ötelenmesi yerinde
olacaktır. Böylece önümüzdeki 3 Yıl bütçe küçülecek ve faiz dışı fazla
ekonomiye akacaktır. Yatırımların bütçedeki payı arttırılacak ve ekonomide
canlılık sağlanmış olacaktır. Belirlenen bu süre içinde kendi ayaklarımız
üzerinde durmayı başararak ileriki tarihlerde borçlarımızı borç almadan
ödeyebilecek duruma gelebileceğiz.
Ekonomiden Sorumlu Ali Babacan “Borç ödemekle azalır.”
Demiştir. Bende kendilerine borcu borçla ödeme yöntemiyle borçlarımızın bir çığ
gibi büyümesinden öte hiçbir yere gidilemeyeceğini söylemek istiyorum. Dediklerinin
doğru olması için borçlanmadan borçların ödenmesi gerekmektedir. Borçlar
büyüdükçe yeni borçlanmaları daha yüksek faizlerle ve daha kısa vadelerle
yapmaktan başka çare kalmayacağı gerçeği gözardı edilmemelidir. Buda
“Borçlar büyüdükçe ters orantılı olarak vadesi azalır.” Teorimi
doğrulamaktadır.
Borcu borçla ödeme yönteminde borç stoğu artacaktır. Borç stoğu
arttıkça borçlanma zorlaşacaktır. Kısa vadeli ve yüksek faiz oranlarından başka
borçlanma şansı kalmayacaktır. Buda % 10 olması gereken reel faiz Oranlarının
yüksek seyretmesine yol açmaktadır.
Yetkililerin ve bazı bilim adamlarının borcun döndürülebilir
olduğu, borçlanma yönünden bir sıkıntının olmadığı söylemi ise kısa vadeli
çözüm önerilerinden öteye gitmemektedir.
Değindiğim bu kısır döngüden kurtulmak için daha önceki
hükümetlerin kısa vadeli, günü birlik çözüm yöntemi olarak uyguladığı borcu
borçla ödeme yönteminden vazgeçilmelidir. Daha radikal tedbirlere başvurulmalıdır.
Mesele devlet kasasının içine para doldurulması değildir. Mesele
devlet kasasının altındaki deliklerin kapatılmasıdır. Bunun için yasal
düzenlemelerin yapılmasıdır. Daha öncede halkımız parmaklarındaki yüzükler dahil
ellerindeki her şeyi devlete bağışlamıştı. Ama sonunda yine bugünlere gelindi.
Diyelim borçlarımız sıfırlandı. Bu duruma tekrar
gelmeyeceğimizi kim garanti edebilir? Asıl mesele, borçlarımızdan kurtulmakla
birlikte bizleri borç batağına sürükleyen mekanizmayı tespit etmek ve devlet
kasasının altındaki bu kara deliği kapatmaktır. Yanmakta olan bir binada
yangını söndürmek yerine yanan yerleri tamir etme çabaları nasıl sonuç vermezse,
devlet kasasının altındaki deliği kapatmadan kasayı doldurma çabaları da sonuç
vermeyecektir.
Kara deliklerden biri olan batık bankalara son derece dikkat
edilmelidir. Ek vergilerin devlete getireceği ek kaynağın 1 Milyar Dolar bile etmediği
günümüzde batık bankaların devlete olan maliyetinin 39 Milyar Dolar olması son
derece endişe vericidir. Bütün bunların faturasını millet ödemektedir. Bankaları
batan kişilerin ise mal varlıklarından bir şey kaybetmemesi ve debdebeli yaşamlarına
devam etmesi halkımızı son derece rahatsız etmektedir. Bununla ilgili kanunlardaki
yasal boşluklar acilen giderilmelidir.
Bunun için batan bankaların sahipleri ve 1 ci derece yakınlarının
mal varlıklarına el konulması ve bu kişilerin ticaret hayatlarının ölünceye kadar
kontrol altında tutulması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Ayrıca devletin vergi gelirlerini arttırması için, vergiler sadeleştirilmeli ve vergi
gelirleri adil bir şekilde tabana yayılmalıdır. Herşeyden önce devlet
şeffaflaşmalıdır. Devlet kasasına giren paralar ve harcamalar konusunda vatandaş
anlayacağı bir şekilde bilgilendirilmelidir. Bunun dışında bahsetmiş olduğum
konulara ait çözüm yollarına çalışmalarımı topladığım