BEDELLİ
ASKERLİKLE İLGİLİ SORULARIMA CEVAP ALMAYI DİLİYORUM.
Ülkelerin güçleri asker sayıları ile
ölçülmeyip ekonomik güçleri ve savunma modernizasyonları ile ölçülmeye
başlandığı günümüzde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gelişen çağa ayak
uydurması ve stratejik yönden önemli bulunduğu bölgede daha da etkin olabilmesi
için, ülkenin ekonomik gücüyle orantılı küçük, profesyonel askerlerden
oluşmuş, modern bir orduya gerekliliği kaçınılmazdır. Bütün bunlara erişinceye
kadar da ekonomiye katkı sağlamak ve belli bir yaşın üzerindeki olacak
yığılmaları önlemek için belli aralıklarla bedelli askerliğin gündeme gelmesi
gerekmektedir.
Yaşanan ekonomik krizler sonrası ağırlaşan hayat şartları
nedeniyle çalışmak zorunda kalan ve erken yaşlarda askerlik görevini yerine
getiremeyen vatandaşların oluşturduğu yığılmayı önlemek, ekonomiye katkı
sağlamak ve ordunun modernizasyon çalışmalarını daha da hızlandırmak için bedelli
askerlik uygulaması biran önce gündeme gelmelidir.
Bedelli askerliğin sosyal adalet ve eşitlik ilkesine olan etkilerine
değindikten sonra yetkililere bazı sorularım olacak. Devletin ekonomik gücünün
üzerindeki artan harcamaları millete ek vergi ve dolaylı vergiler gibi toplumun
tamamını ilgilendiren ve sosyal adaleti derinden yaralayan uygulamalarla tekrar geri
dönmektedir. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak başta akaryakıt
ürünlerinden alınan %70 lere varan dolaylı vergiler alınırken, düzenli ve adil bir
vergi politikası uygulanamazken, neden eşitlik ilkesinden bahsedilmiyor da iş bedelli
askerliğe gelince eşitlik ilkesi ön plana çıkarılıyor? Önemli konularda kamuoyuna
beyanatlar veren Türk Silahlı Kuvvetleri toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren ve
toplumda en büyük eşitsizliği yaratan dolaylı vergiler konusunda neden olumsuz
görüş bildirmiyor? Çünkü ülkenin paraya ihtiyacı var ve bunu elde etmek için
bazı şeyler gözardı edilebiliyor. Getirilen ek vergilerden gelecek olan 1 Milyar
Dolardan az gelir kaynağı dikkate alınıyorda, neden ekonomik faydası 1.6 Milyar
Doları bulan bedelli askerlik konusu gözardı ediliyor? Yargıda bile kişilerin
ekonomik güçlerine bakılmaksızın verilen hapis cezaları para cezalarına
çevrilebilmektedir. Bedelli askerlikle aynı uygulama niye olmasın?
Devleti yönetenlerin vergi gelirini adaletli bir şekilde tabana
yaymaması, ülkenin ekonomik gücünün çok üstünde savunma harcamalarına
yönelinmesi, piyasalarda dolaşan kaçak paranın kayıt altına alınamaması sonucu
devletin paraya olan ihtiyacı her geçen gün daha da artmıştır. Devlet artan para
ihtiyacını vergisini düzenli ödeyen vatandaşlardan tekrar ek vergi almak yoluyla,
dolaylı vergilerle, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde karşılama
yönüne giderek sosyal adaleti derinden yaralamıştır.
Burada, parası olanda olmayanda akaryakıt ürünlerinden alınan
aşırı vergilerle taşıtlara binerken bunun ağır faturasını isteseler de
istemeseler de ödemektedir. Aynı şekilde vergilerini düzenli ödeyen vatandaşlardan
daha fazla para almaya yönelik ek vergilerle dürüst vatandaşlar adeta
cezalandırılmaktadır. Hal böyle iken bedelli askerliğin sosyal adalet ve eşitlik
gibi kavramlara ters düştüğünü söylemek bunların yanında devede kulak gibi
kalmaktadır. Diğerlerinde parası olsun olmasın, vatandaşların neredeyse tamamından
adeta bağırta bağırta bu paralar alınırken, neden bedelli askerlik konusu gündeme
gelince toplumda parası olan ve olmayan diye hassasiyet gösteriliniyor? Hiç olmazsa
bedelli askerlikte vatandaşın parası varsa bedelli askerlik yapma şansı var.
Diğerlerinde ise seçme şansı dahi yok! Şayet sorgulanacaksa vergilerin tabana
yayılmaması, dolaylı vergiler, ek vergiler, batan bankaların faturasının millete
yüklenmesi ve devletin aşırı harcamaları sorgulanmalıdır.
Devletin aşırı para ihtiyacı, sosyal adaleti derinden yaralayan
ek vergi ve dolaylı vergiler olarak vatandaşa tekrar geri dönmektedir. Gerçekten
sosyal adalet zedelenmek istenmiyorsa, devlet harcamalarına dikkat etmeli ve aşırı
harcamalara gitmemelidir.
Bedelli askerlikle ilgili kamuoyundan büyük bir istek geldiği ve
kanayan bu yaranın biran önce dindirilmek istendiği bilinmektedir. Konunun ekonomik
yönüne değindikten sonra son günlerde yapılan açıklamalar hakkında yetkililere
bazı kısa sorular yöneltmek istiyorum.
Normal zamanında askere gidemeyen yaşları 30 Civarında olan bu
kişilerin, askere zamanında giden ve kendilerinden çok genç kişilerle, gerek fiziki
yönden, gerekse yaşları itibariyle hal ve hareketleri yönünden aynı ortamda aynı
kefeye konulması, zamanında askere giden askerlerin performansını olumsuz etkilemez
mi?
Bedelli askerlik için “Asker sayısında yığılma olması ve
ihtiyaç fazlası olması gerekiyor.” Deniliyor. Askere almada yığılma ve ihtiyaç
fazlası olmasa dahi, normal zamanında çeşitli sebeplerden dolayı askere gidemeyen ve
yaşları 30 Civarında olan bu kişilerin bedelli askerlik yapması durumunda ülkenin
savunması zafiyete düşer mi?
Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesi bugünkü iktidar ve
muhalefet parti liderleri, bedelli askerliği çıkartacaklarına dair meydanlarda vermiş
oldukları sözlerinin hala ardındalarmı?
Bedelli askerlik dahil olmak üzere, kısa bir dönemde gençlere temel
askerlik eğitimlerini verdikten ve ellerinde silah tutmasını öğrettikten sonra
salıverilerek tıpkı Amerikadaki gibi yedek askerlik uygulamasına geçilmesi
olanağı varmıdır?
Atatürk yeni Türkiye’yi inşa ederken, bütün planlarını
çağdaşlık, gelişmişlik üzerine kurmuş ve uygulamaya sokmuştur. Yüzünü
gelişmiş ülkelere ve Batıya, demokrasiyi tam olarak uygulayan ülkelere dönmüş bir
ülke olarak Atatürk’ün göstermiş olduğu hedeften şaşmadan ilerlememiz
gerekmektedir. Özellikle Atatürk ilke ve inkilaplarının savunuculuğunu üstlenen
Türk Silahlı Kuvvetleri 21. Yüzyılın ve gelişen çağın gereklerine uygun bir
şekilde yerini almalıdır. Demokrasinin Batı standartlarında olması, çağdaşlık ve
gelişmişlik gibi konularda daha hassas olmalı, açıklamalardan çok uygulamalarıyla
bunu Türk ve Dünya kamuoyuna göstermeye devam etmelidir. Bu yüzden, ekonomik
yönden güçlü olunmadıkça askeri yönden güçlü olunamayacağının bilinci içinde
güçlü bir ekonomi üzerine kurulmuş, kendi silahını üreten, donanım ve yedek
parça yönünden başka ülkelere bağımlı olmayan, modern silahlarla donatılmış
küçük ama vurucu gücü yüksek profesyonel askerlerden oluşmuş bir ordu için
ordunun yeniden yapılanması yönünde yapılan çalışmalar varmıdır? Varsa, bu
çalışmalar hangi safhadadır ve hangi tarihte sona erecektir?
Güçlü bir ülke ve güçlü bir ekonominin temelini güçlü birey
ve güçlü aile oluşturmaktadır. Son 20 Yılda devletin toplam 1 Trilyon Dolar
borçlandığı ve ekonomik yönden sıkıntılı bir dönem geçirdiğimiz ve
işsizliğin hat safhaya ulaştığı günümüzde kendi olanaklarıyla zor şartlar
altında iş edinen bu gençlerimizin askerlik dönüşü işlerini kaybetmek
istememektedirler. Bu kişileri çoğu 25 Yaşını aşmış, işini gücünü kurmuş,
hatta evli kişilerden oluşmaktadır. Evli bir insan demek, genelde işini gücünü
kurmuş ailesine bakan kişi demektir. Bu kişiler, evlerini geçindirmekte zorluk
çeken emekli anne ve babasına eşini yada işini emanet edip gidebilirler mi?
Eskiden geçim derdi düşünülmüyor, eş ve çocuk yakınlarına
emanet edilip gidilebiliyordu. Şimdi öylemi ya? Zamanın önemli olduğu, ekonomik
krizlerin yaşandığı ve her şeyin para olduğu günümüzde yetkililerin Bedelli
Askerlik konusunu sosyal ve ekonomik boyutunu dikkate almadan sadece asker sayısındaki
yığılmalara bağlamaları doğru mu?
Son olarak 1927 Yılında çıkarılan ve bu günlere kadar ufak tefek
değişikliklerle gelen 1111 Sayılı Askerlik Kanununda, gelişen çağın gereklerine
göre baştan aşağıya göre yeniden düzenleme yapılması düşünülüyor mu?
Hangi konuda olursa olsun sağlıklı bir kıyaslama ancak, kişi
başına düşen milli gelirle yapılabilir düşüncesindeyim. Kıyaslama yapmak için
kıyaslanacak şeyin, Kişi Başına Düşen Milli Gelirdeki Payı hesaplanmalı ve
kıyaslama bu kriterlere göre yapılmalıdır. Buradan yola çıkarak, daha önce
ülkelerin coğrafi büyüklüklerine ve kişi başına düşen savunma harcamalarına
göre yapılan kıyaslamalara ilaveten ülkemizde Kişi Başına Düşen Milli Gelirde
toplam savunma harcamalarının payı ne kadardır? Aynı kritere göre komşumuz
Yunanistan dahil olmak üzere diğer ülkelerle bu kıyaslamanın yapılarak resmi
ağızlar tarafından kamuoyuna açıklanması düşünülüyor mu?
Bu konular hakkında başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere
sayın yetkililer beni ve kamuoyunu bilgilendirirlerse çok memnun olacağım.