![]() |
![]() |
|
| . |
REFERANDUMDA KİMLER EVET DİYECEK, KİMLER HAYIR DİYECEK! |
| . |
| Mükemmel yoktur. Mükemmeli, kusursuzu sadece Tanrı yapar. |
| . |
REFERANDUMDA
KİMLER EVET, KİMLER HAYIR DİYECEK! Önümüzde yapılacak
Referandumun özü nedir? 12 Eylül sonrası yapılan askeri anayasanın, çağdaş,
demokratik, sivil bir anayasaya çevrilmesidir. Doğru mu? Yaklaşık 30 Yıldır
birtürlü sivil anayasaya dönüşemeyen ülkemiz ve insanımızın ayıbıdır! Ama ne
yazıkki askeri anayasının değişmemesi için bir direnç vardır. Böyle olmasaydı,
şimdiye kadar çoktan değişmiş, sivil bir anayasaya
geçilmiş olurdu! Halkın yararlarını, halkın iradesini yok sayan bu zihniyet, değil halkın çoğunluğu, halkın tamamının ittifakla aldığı kararları bile çeşitli bahaneler ileri sürerek yok sayacaktır!
Halkı arkasındaymış gibi göstererek halk adına konuşarak, halka zarar vermekteler,
halk iradesini yok saymaktadırlar. Halk, vatandaş derler, sonrada “Aydın bir kişinin
oyuyla, köydeki cahil bir çobanın oyu hiç bir olurmu.” diyerek, halkın
çoğunluğunun iradesini yok sayarlar. Çeşitli bahaneler (Yasalar yada klişe sözler.)
ileri sürerek çoğunluğun değil, azınlığın iradesini gerçekleştirmeye
çalışırlar. Sorarım size, Gerçek demokrasi
bumu? Sivil bir anayasaya ülkemiz
birtürlü geçememiştir. Bende, “En kötü
sivil anayasa bile askeri anayasadan iyidir.” Diyorum. Çeşitli bahaneler ileri
sürerek, askeri anayasa değiştirilmemeye ve aynen korunmaya çalışılmamalıdır! Her
ne olursa olsun, sivil bir anayasaya geçmek için iyi yada kötü mutlaka bir adım
atılmalıdır! Yasalar, toplumun birarada
yaşaması, huzur ve istikrarın sağlanması, en önemliside
kamu vicdanını rahatlatması için vardır! Yasalar bunun için çıkarılmıştır.
Hiçbirşeyin durağan olmadığı değişen dünyamızda kamu vicdanını rahatlatmaya
yetmeyen bazı kanunlarda kamu vicdanını rahatlatacak bir şekilde değişikliklere
gidilmesi kaçınılmazdır. Yüksek yargıda bile alınan kararlarda “Yüce Türk
Milleti Adına.” Denir ve karar açıklanır.
Kısaca, esas olan halktır. Kamuoyunun vicdanıdır. Biz burada bırakın
kamuoyunun vicdanını, askeri anayasanın sivil anayasaya dönüşmesi çabalarından
bahsediyoruz.. Ekonomi profesörü olan ve ekonomik konuların tartışıldığı Ekodiyalog programlarından da yakinen tanıdığımız Mehmet Altan kardeşimiz, bir bilim adamı olarak darbelerin ve darbe anayasalarının ülkemize vermiş olduğu zararları çok iyi bilmektedir. Medyada büyük bir halk kitlesinin önüne çıkma olanağı bulan Prof.Dr. Mehmet Altan kardeşimizin dediklerinin iyi anlaşılması gerekmektedir. Askeri anayasanın değişmemesi için büyük bir direnç vardır ve çeşitli bahaneler üretilmektedir. “Gelecek seçimlerde..”, “Biz iktidara gelirsek daha güzelini yapacağız..” Gibi klasik sözlerle siyasi kanatlarda söylenen bu söylemlere itibar etmemek gerekir. Bu bir siyasi seçim değildir. Referandumda denecek “evet” yada “hayır” oylarıyla hükümet değişmeyecektir. Referandumun özüne bakılmalı ve tarihi bu oylamada oyunu kullanacak vatandaşlarımız siyasi yelpazenin neresinde olurlarsa olsunlar, askeri anayasa ve gerçek demokrasi arasında bir seçim yaparak oylarını kullanmalıdırlar. Şu andaki yönetimi sevmeyenler “Kaşının Altında Gözün Var.” Diyerek çeşitli bahaneler üretmemeli, hükümete “evet” yada “hayır” olarak algılamamalıdırlar. Şimdiye kadar olduğu gibi “Darbeler ve darbe anayasalarıyla yönetilmekten memnunuz. Değişiklik olmasını istemiyoruz.” Diyenler “hayır” diyecek. ”Gerçek Demokrasiyle yönetilmek istiyoruz. Bu yolda atılacak en küçük bir adım bile yakın bir gelecekte ülkenin önünde büyük kapılar açacaktır. Değişiklik olsun.” Diyenler “evet” diyecektir. Referandumda “hayır” diyen siyasiler ne derlerse desinler, hangi gerekçeyi savunurlarsa savunsunlar “hayır” demekle darbe ve darbe anayasasıyla yönetilmekten yana tavır koymuş olurlar. -“Hukukun üstünlüğü!” -“Halkımızın yanındayız!” -“Hukuk devleti!” -“Atatürk’ün adını ağzından düşürmeyenler!” -“Ülkemizin tarihten gelen gerçeği!” -“Çağdaş!” -“Demokrasi!” -“İlerici!” -“Aydın!” -“Daha güzelini biz gelince yapacağız!” Diyenler, Referandumda askeri anayasayla
yönetilmekten memnunuz. Bununla ilgili en ufak bir değişiklik bile istemiyoruz
“hayır diyerek” yukarıdaki söylenenlere ters düşmüş olmazlar mı!!! Aynı siyasi görüşte olunmasa da gerçek demokrasiye geçilmesi konusunda önümüze gelen bu tarihi fırsat iyi değerlendirmeli, olay başka yönlere çekilmemelidir. Burada unutulmamalıdır ki, kim ne yaparsa yapsın hiçbir şeyin mükemmeli yoktur. Mükemmele daha da yakın olanı vardır. Olaylar, olumlu ve olumsuz yönleriyle teraziye konulmalı, ağır gelen tarafa yönenilmelidir. Hafif gelen taraftaki olumsuzluklar ise, zaman içinde giderilmeye çalışılmalıdır. Yakın geçmişte de paradan Sıfır atılması olayında olduğu gibi, ortaya atılan tüm felaket senaryolarının doğru çıkmadığı görülmüştür.
Olaylara “Ya tam, yada hiç.” mantığıyla yaklaşılmamalıdır. Mükemmel yoktur. Mükemmeli, kusursuzu sadece Tanrı
yapar! Ya tam yada hiç diyenler, mükemmeliyetçi olanlar hiçbir şey yapamazlar!
Oldukları yerde çakılı kalıp dururlar. Böyle düşünceye sahip olanların hareket
kabiliyeti yoktur! Hiçbir değişiklik yapamazlar, elindekilere sıkıca sarılırlar ve
değişirse sanki dünyanın sonu gelecekmiş gibi davranırlar, durağandırlar,
Statükocu olurlar, yenilikleri sevmezleler, kabuklarına kapanıp değişen çağa
ayak uyduramazlar. Kısacası yenilikçi, ilerici değil, gericidirler. Geri
düşüncelilerdir! “Daha iyisi, daha kötüsü!”, “Biz gelince daha iyisini yapacağız!”, “Şuraları yanlış, biz bunları değiştireceğiz!” Diyenler, Tıpkı “gözünün üstünde kaşın var” diyerek,
bahane edip kavga edenler gibi bahane üretip “Askeri anayasa değişmesin” deyip, "hayır" dememelidirler.
“Şu anda ben yönetimdeyim. Daha önceki yönetimlerde ben yoktum. Onların yaptıklarından yada yapmadıklarından ben sorumlu değilim.” diyemezler. Partilerin görüşleri ve tüzükleri bellidir. Her Siyasi Partinin kendine ait çözüm üretme teknikleri olmalıdır. Kurumlar, özellikle siyasi partiler bahane değil çözüm üretmelidirler.
Referandımda “Hayır.” Oyu verilmesini savunanlar, söylediklerinde gerçekten
samimilerse, yaklaşık 30 yıldır neden
ihtilallere karşı önlem almadılar? Askeri anayasanın değişmesi için
en küçük bir girişimde bulunmadılar? Buradan bu soruyu geçmişte de yeralan
bütün siyasi partilere ve parti yöneticilerine soruyorum! Samimi olduklarını ispat
etmek istiyorlarsa “Armudun sapı, üzümün
çöpü.” Demeden, askeri anayasanın değişmesi ve gerçek demokrasiye geçilmesi
bağlamında şimdilerde atılacak olan bu küçük adımın atılmasına katkıda
bulunmalıdırlar. İleride, yönetime
geldiklerinde de atılmış olan bu küçük adımın daha büyüğünü ve daha güzelini
kendileri atarlar. Mutlaka, biryerlerden başlanmalıdır. Başlangıcın küçük yada
eksik olması önemli değildir. Önemli olan birşekilde başlamaktır. Başladıktan sonra gerisi gelir..
SEVGİLERİMLE. Hasan Yaşar Özfidan. Hukukçu - Ekonomist.
Araştırmacı Yazar.
Ödül Alan Çalışmalarımı Topladıgım Site: www.ekonomikcozum.com Köşe Yazılarım: www.haberx.com
|
| Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler. |