![]() |
![]() |
|
| . |
| ERDOĞANA YAPILAN ÜÇÜNCÜ DALGA SALDIRI MEDYADAN... |
| Halkımızın medyaya olan güveni sarsılmıştır. Medyada yazılan çizilen her olaya inanmamaktadır. Gazeteleri kaynak olarak gösterenlere ise hiç inanmamaktadır. |
| . |
ERDOĞANA ÜÇÜNCÜ DALGA SALDIRI MEDYADAN... Sanki meydan savaşı! Sistematik bir şekilde organize edilerek yapılan taarruzları sıralayacak olursak; 1. Dalga Taarruz e muhturalarla askerler tarafından başlatmış olup, daha sonra geri plana çekilmişlerdir. Askerlerin geri plana çekilmesinin hemen ardından bazı hukukçular bazında Başbakan Erdoğan’a 2. Dalga taarruz (Kapatma Davası.) başlatılmış ve bitmiştir. Bu taarruzun hemen ardında ise şimdilerde, bazı medya tarafından 3. Dalga taarruz başlatılmış olup, tüm şiddetiyle devam etmektedir. Yapılan bu saldırılar aslında Recep Tayip Erdoğan’a değil, halkımıza yapılmaktadır. Bu gibi saldırılar daha önceki dönemlerdeki farklı hükümetlere ve başbakanlara yapılmıştı. Bunlardan en belirgin olanı Tansu Çiller’in Başbakan olduğu dönemde Tansu Çillerin Amerikadaki mal varlığı hakkında bazı medya tarafından yapılan saldırılardı. Yine aynı şekilde, sadece bu hükümet döneminde değil, diğer hükümetler dönemlerinde askerin muhtıra niteliğindeki sert açıklamalarını görmekteyiz. Ülkenin çıkarları adına yapılan bu açıklamalar halkımıza yarardan çok zarar vermiş olup, bu girişimler tam aksine ülkede ekonomik ve siyasi istikrarı bozmuş ve ülkeyi her defasında belirsizlik ve kaos ortamına sürüklemenin sınırına getirmiştir. Demokrasileri tam olarak oturmuş ülkelerde, hangi
gerekçeyle olursa olsun yasama, yürütme ve
yargı ergine müdahale yapılmamaktadır.
Her kurum kendi içinde kendi sınırları içinde üzerine düşen görevleri yaparlar. Ülkenin kurtarıcısı gibi hareket etmezler! Ülke menfaati adına, ekonomik ve siyasi
istikrarı bozarak halkına zarar vermezler. Halkın iradesine saygı duyulur ve halkın
iradesi yok sayılmaz! Herşeyden önemlisi, ülkeyi halkın azınlığı
değil, halkın çoğunluğu yönetir. Şimdi sizlere soruyorum! Geçmişte yaşanan tüm gerginlikler halkımıza ne yarar sağladı? Vatandaşın Kişi Başına Düşen Milli Gelirini arttırdımı? Halkımıza gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların yaşam standartlarına gelinmesi için olumlu bir gelişme sağladımı? Ülkenin tüm kurumlarının asıl hedefi bu olmalı ve bunun için ellerinden ne geliyorsa yapmalıdırlar. Burada önemli olan, ülkemizde bulunan her kurumun, halkın yaşam standartlarını yükseltme, çıkarları doğrultusunda hareket etme ve gelişen çağa ayak uydurma konusunda kendi ilgi alanları dahilinde nasıl daha iyi hizmet verebilirim anlayışı içinde hareket etmesi gerekliliğidir. Kısaca, herkes kendi işini yapmalı ve kendi kurumunu, nasıl gelişmiş ülkelerdeki çağdaş standartlara ulaştırabilirim diye çaba sarfetmelidir. Daha önce, suçüstü yakalanan Şemdinli olayı sanıklarını ve Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcının baskılar sonucu, görevden el çektirilmesini halkımız içine sindirememiştir. Şimdilerde ise aynı şey, ergenekon adıyla anılan örgütle ilgili soruşturmayı yöneten savcılara yapılmak istenmektedir. Daha öncede Kenan Evren hakkında yaptığı askeri ihtilalle ilgili olarak yargı önüne çıkması için savcılık soruşturması açmak isteyen dönemin savcısı Sacit Kayasu’nun emekli olması tesadüf değildir. Her ülkede yasal yada yasal olmayan bazı gizli servisler olabilir. Bu servisler ülke ve halkının menfaatleri için bazı gizli çalışmalar yapabilirler. Ama içlerinden hiçbiri kendi ülkesi ve vatandaşının huzurunu bozmak, kendi ülkesinde istikrarsızlık ve kaos ortamı yaratarak askeri ihtilallere zemin hazırlamak için faaliyet göstermez! Bu bağlamda ergenekon davasını kamuoyu yakından takip etmekte ve hassasiyet göstermektedir. Daha önce işlenen Uğur Mumcu, Çetin Emeç gibi faili meçhul cinayetler neden aydınlatılamadı? Ülkede bulunan kendini halk kahramanı gösteren bazı aydın ve gazeteciler neden faili meçhul cinayetleri aydınlatılması konusunda laf söylemekten kınamaktan ileriye gidemediler? Ellerinde mum sallayacaklarına gerçek katilleri bulmak ve gerçeklerin üzerine gidilmesi konusunda ne yaptılar? Buradan özellikle gerçekleri ortaya çıkardığını iddia eden araştırmacı gazeteci Uğur Dündar’a sesleniyorum. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması konusunda somut olarak neler yaptınız? Neden gerçekleri ortaya çıkarmadınız? Suçüstü yakalanan Şemdinli olayı sanıklarını ve Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcının baskılar sonucu, görevden elçektirilmesini nasıl içinize sindirdiniz? Halkımızın medyaya olan güveni sarsılmıştır. Medyada yazılan çizilen her olaya inanmamaktadır. Gazeteleri kaynak olarak gösterenlere ise hiç inanmamaktadır. Sessiz çoğunluğun sesi dediğimiz halkımızın büyük bir çoğunluğunun sesi sadece seçim sandıklarında çıkıyor!. Sandıktan çıkan bu seste tek başına yeterli olmuyor. Bazı durumlarda, seçim sandıklarında çıkan oyların dikkate alınmadığı, çeşitli gerekçelerle halkın çoğunluğun iradesini yok sayıldığını hepimiz yaşadık, yaşıyoruz. Bu bağlamda sessiz çoğunluğun sesi olan halkımız sadece sandıkta sesini çıkarmakla kalmayıp, duyarlı bir vatandaş olarak demokratik yollardan hangi gelişmelerden rahatsız oluyorsa bu rahatsızlıklarını ilgili birimlere uygun bir dille hakaret etmeden demokratik yollardan mektup yada email yoluyla bildirmeleri, demokrasiye sahip çıkılması ve sorunların çözülmesi bağlamında etkili olacaktır. Olan her şeyde hata payı
vardır. Hiçbirşey yapmazsan olduğun yerde kalırsan hata payı en aza iner. Daha
önceki yönetimler, ülkenin kişi başına düşen milli gelir seviyesinde ciddi
artışlar göstermeksizin suya sabuna dokunmadan hatalarını enaza indirgeme yolunu
seçtiler. Yapılan her şeyde hata payı vardır. Olayların olumlu yönleri ve olumsuz
yönlerini teraziye koymalı, ağır basan tarafa yönelerek ülkemiz içine düşmüş
olduğu bu kısır döngüden kurtarılmalı, halkımızın yaşam standartları
yükseltilmelidir.
SEVGİLERİMLE. Hasan Yaşar Özfidan. Hukukçu - Ekonomist. Araştırmacı Yazar.
|
| Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler. |