baner5.gif (19745 bytes)
  

Hasan Yaşar Özfidan Yazıyor...  hasanozfidan1@hotmail.com

   18.04.2007.

.
YAPILAN BÜTÜN BU GÜRÜLTÜ VE PATIRDILAR ERDOĞAN'A YARAYACAK!
Demokrasi için asıl  büyük tehlike, azınlığın çoğunluk gibi kendini göstermesi ve halkı  arkalarında görerek hareket etmesidir.
.

 

        YAPILAN BÜTÜN BU GÜRÜLTÜ VE PATIRDILAR ERDOĞAN’A YARAYACAK!

      Hiçbir  şeyin  mükemmeli  yoktur.  Ama mükemmele yakın olanı vardır. Mükemmelle daha da yaklaşmak için toplum ve yöneticilerimiz  olarak gelişen dünyaya ayak uydurmamız ve yeniliklere açık olmamız  ve  yapıcı  eleştirilere açık olmamız gerekmektedir.  Olaylara Artıları terazinin birkenarına,  Eksiler  ise,  terazinin  diğer kenarına koyarak yaklaşılmalıdır  ve  ağır  basan  tarafa  yönenilmelidir.  Eksilerin az olduğu durumlarda terazinin kefesinin az olduğu bu  yerden olaylar cımbızla çekilerek  genelleştirilmemeli,  felaket tellallığı   yapılmamalıdır. Belli kalıplar içine sıkışmış olarak dış dünyadan kopuk  kaldığımız sürecede hiçbir yere varamayız.  Atatürk  20  yada 30  Yıl  daha  fazla  yaşamış  olsaydı,  bugün yeniliklere ve gelişen dünyaya ayak uydurmuş, Avrupa  birliğine  girmiş  bir  ülke  olurduk.  Yada  1960 larda ülkenin başında Merhum Özal  yada Erdoğan gibi kişiler olsaydı yine  Avrupa  Birliğinin ilk kurucusu olmamıza rağmen dönemin yöneticilerin yanlış kararlar alması sonrası şimdilerde hala Avrupa Birliğine girmeye çalışmamız yerine çoktan Avrupa Birliğine girmiş, yüzünü batıya doğru cevirmiş, gelişmiş ülke standartlarını çoktan yakalamış bir ülke olurduk.

         Asıl  problem. Gelişen çağa ve yeniliklere ayak uydurmamız konusunda ayak sürümemiz ve yeniliklere kapalı ve karşı gelen bir zihniyetle ülkenin yönetilmesi  ve  Atatürk’ün  mirasının kötü   kullanılmasından kaynaklanmaktadır.   Gelişen teknoloji ve internet sayesinde halkımız olan bitenden  olduğu gibi haberdar olmuş,  eskisi gibi yapılan bütün  bu oyunlara  gelmemeye başlamıştır. Bu zihniyet, ülkemiz insanını belli kalıplar içinde görmek istemiş ve bu kalıplara sokmaya çalışmıştır.  Hatta  bazı  olaylarla  ülke insanımızın kafasından geçen düşünceleri bile yönetmeye çalışmışlardır.  Hitler’de üstün ırk teorisiyle ülke insanını belli kalıplar içine sokmak istemiş ama başaramamıştır. Kendi düşünce ve kalıplarında olan insanların iyi hatta vatansever, kendilerinden başka düşünce içinde olan insanları ise kötü hatta vatan haini olarak görmeleri ve böyle göstermeye çalışmışlardır.  Her yerde istisnalar vardır.  Aşırı uçlar vardır.  Amerika’da  bile  vardır.  Bundan  önce  Halley  Kuyruklu  Yıldızın  geçeceği zaman müritlerini toplayıp topluca intihar   eden  kişileri  yada  buna benzer hareketleri  yapmaya çalışanları  hepiniz  hatırlamaktasınız. Bunları cımbızla çekerek ülkeye mal etmek  son derece yanlıştır.

         Üst Düzey bir askeri yöneticinin “Kapıkulu Askeri gibi değiliz.”  Demesi  son derece  yanlıştır.  Tarihine saygısızlıktır.  Bizde Genelkurmay Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olmasına karşın demokrasilerini tam oturtmuş gelişmiş ülkeler olan Amerika ve Avrupa ülke Genelkurmay Başkanlıklarının doğrudan Savunma Bakanlığına ve  sivil otoriteye bağlı olması  ve karışmaması  bu ülke askerlerinin kapıkulu askeri gibimi gözükmesine neden oluyor?  Ayrıca  her  ülkenin  bir  tarihi  vardır  ve  bunu  bıçak  gibi  biryerden  kesip  atamazsınız.   Yok  sayamazsınız.  Böyle  yaparsanız  tarihte  sizi  kesip  atacaktır.  Bundan  hiç  şüpheniz  olmasın!  Tarihini  iyi  bilip,  ona  sahip  çıkarak  geçmişten  ders  alınmalı  ve  ona  göre  geleceğe  yön  verilmelidir. 

        Ükemizde  önemli  konularda  rahatlıkla  Referanduma  gidilmemesi  ve  referandum  müessesesinin  tam  olarak  oturmamasının   nedeni  olarak  bazı  yöneticilerin  “Halkımız  her şeyi  bilmez.   Doğru  kararlar  veremeyebilir.”   Düşüncesiyle  halka  daha  rüştünü  ispat  etmemiş  çocuk  muamelesi  göstermesi,  başka  konularda ise  “Ülkenin  tarihten  gelen  gerçeği  yada  gücünü  halktan  alan.”  İfadelerinin  sıkça  kullanılması  çelişki  yaratmaktadır.  Buda  halkımızın  gözünden  kaçmamaktadır.  

         Halkımız  baskı  ve  dayatmalara  her zaman  tepki   göstermiştir.  Aynı  zamanda  duygusaldır.  Kenan Paşa Yapılan İhtilal sonrası yapılan ilk seçimlerde Seçim Öncesi Sunalpin Partisini işaret etti. Halk buna tepki olarak Özal a Oy Verdi.  Merhum Özal suikast girişiyle parmağından yaralandı. Bu olayın hemen ardından yapılan seçimlere ANAP Beklenilenin üzerinde oy aldı.  Demokrasilerde  gürültü  ve  patırtı  koparan  azınlığın  değil,  sessiz  çoğunluğun  sesi  dinlenmelidir.  Demokrasi için asıl  büyük tehlike, azınlığın çoğunluk gibi kendini göstermesi ve halkı  arkalarında görerek hareket etmesidir.  

        Günümüzde  artık  Futbol takımı tutar gibi Parti tutulmamaktadır.  Futbol  takımlarımda   takım  asıldır.  Oyuncular  gelir  ve  geçer.  Siyasette ise,   partiler  değil,  içindeki  yöneticiler  dikkatlice  izlenip  irdelenmektedir.   Artık  eskisi  gibi  Rahmetli  İnönü  yada  Menderesin  birgün  yolda  gezi  sırasında  dedesinin  elini  sıkmış  olmasından  dolayı  körü  körüne  partici  olma  dönemleri  artık  gerilerde  kalmıştır.  Halkımız  partilerin  siyasi  kimlik  ve ideolojiden   çok  içindeki  kişilere  önem  vermeye  başlamıştır.

         Türk Parasından Sıfır atılmasında olduğu gibi. Bu  konuda da çok  büyük   spekülasyonlar  yapıldı.  Hatta  durum  daha  kötüye  gidecek  diye  felaket  tellallığı  bile  yapıldı.  Ama  olmadı.  Geçmişte  bu  ve  bunun  gibi  birçok  örneklere  yer  verebiliriz.  Aynı  şey  Cumhurbaşkanlığı  seçimi  içinde  yapılmaktadır.   Erdoğan’ın  Köşke  çıkmasıyla  bazılarının  dediği  gibi  istikrarsızlık   ve kaos  ortamı  yaratacağı  düşüncesine  katılmıyorum.   Bu  görüş,  belli  bir  azınlığın  olmasını  ve  görmesini  istediği  için  kamuoyuna  böyle  lanse  etmeye  çalışmasından,   Cumhurbaşkanlığı  seçimleri  öncesi  ve  sonrası  birbardak  suda  fırtına  koparılamaya  çalışılmasından  kaynaklanmaktadır.   Ama   Erdoğan  çıkarılmak istenen  kaos  ve  istikrarsızlığa   son  noktayı  Cumhurbaşkanlığı   seçimlerinin  hemen  ardından  Cumhurbaşkanı  seçildikten  hemen  sonra  erken  seçime  halka  giderek  koyacaktır.  Senaryo  aynen  böyle  gelişecektir.  Denilenlerin aksine   Erdoğanın Cumhurbaşkanı  olması  ve  ardından  referandum  niteliğinde  halka  gidilerek  seçimleri  yapması  ve  beklenenin  üzerinde  oy  olarak  halkın  son  sözü  söylemesiyle  yeni  bir  istikrarlı  dönem  başlayacak,  yapılan  ve  yapılmakta  olan  bütün  reformların  bitirilmesine   çalışılacaktır.  Son günlerde Cumhurbaşkanlığıyla ilgili yapılan tüm spekülasyonlar, koparılan bunca gürültü ve patırdının  Erdoğana  yaracağından hiç şüphem yoktur.

 

                                                                                                                                           SEVGİLERİMLE.

                                                                                                                                        Hasan  Yaşar  Özfidan.

                                                                                                                                         Hukukçu - Ekonomist.

                                                                                                                                           Araştırmacı   Yazar.

 

 

Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com
Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler.