![]() |
![]() |
|
| . |
| SEN AVRUPA BİRLİĞİNİ BIRAK, ÇİN E BAK! |
| Avrupa Birliğine girelim yada girmeyelim, bizim yapacağımız en akıllıca iş, tarama süreci sonunda saptanan aksaklıkları biran önce düzeltmek ve bu değişiklikleri uygulamaya sokmaktır. |
| . |
SEN AVRUPA BİRLİĞİNİ BIRAK, ÇİN E
BAK!
Günümüzde herkes Avrupa Birliğine
odaklanmış, Avrupa Birliğidir gidiyor. Herzaman söylemişimdir. Avrupa Birliğine
girip girmememizden daha önemli, bizim Avrupa Birliği yani Kopenhag kriterlerine
ulaşmamız daha önemli. Aday
ülke olarak tarama sürecinden geçtiğimiz bugünlerde
Ülkemizde uygulanmakta olan yasa ve yönetmeliklerin Avrupa Birliği kriterlerine
nekadarının uyup uymadığının
fotoğrafı çekilmekte. Bu durumu
gözden kaçırmamak gerekmektedir. Önemli olanda
bu zaten! Sorunlar ve hastalıklar
tespit edildikten sonra
tedavisi kolaydır. Avrupa Birliğine girelim yada
girmeyelim, bizim yapacağımız
en akıllıca iş, tarama süreci sonunda saptanan aksaklıkları biran önce düzeltmek ve bu değişiklikleri uygulamaya sokmaktır. Ha, Avrupa Birliğine gireriz yada girmeyiz, burası çok önemli değil. Yeniliklere ve değişikliklere kapalı bir toplum olduğumuzdan ortaya atılan her değişikliğe karşı hemen bir direnç gösterilmekte, sanki, ülke elden gidiyormuş gibi muhafazakar ve tutucu bir tavır ve davranış içersine girilerek ülkede ayrı bir fırtına ve tartışma ortamı koparılmaktadır. Bu hep böyle olmaktadır. Asıl tehlike, değişen dünyaya ayak uydurmamamız ve gerekli reformları yapmamamızdır. Etrafımızı kalın duvarlarla örerek, geçmişteki bazı şeylerle takılı kalarak hareket etmemizdir. Buna örnek olarak, Paradan Sıfır atılma uygulamasında çabuk ve kararlı davranılmasaydı, biz hala Türk Lirasının yeni adının ne olacağı gibi çok basit ve kısır bir döngü içinde tartışıyor olacaktık. Tekrar ediyorum. Hiç hata yapmamak için hiçbir şey yapmazsınız olur biter! Ancak, gelişen çağa ayak uydurmak ve halkımızın gelişmiş ülke standartlarında ve normlarında yaşayabilmesi için değişikliklere kapalı değil, açık bir toplum olmamız gerekmekte. Atatürk’ün bizlere hedef olarak gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine biran önce ulaşmamızda tıpkı bir kaplumbağa hızıyla gitmemizin nedeni budur. Ülkemizde ne zaman bir değişiklik yapılmak istense, konu bilimsel ve sağduyulu bir şekilde tartışılacağı yerde, konuya karşı hemen art niyetli ve peşin hükümlü olarak direnç gösterilmekte, tartışma ve polemiğe girilerek iş çıkmaza sokulmaktadır. Şuanda yasama ve yürütme yetkisini elinde bulunduran Hükümet bütün yetki ve sorumlulukları üzerine alarak Avrupa Birliğine girmek için ülkemizde yapılmakta olan tarama sürecini iyi değerlendirmeli ve yapılması gereken değişiklikleri hızla yaparak uygulamaya sokmalıdır. Aksi halde, olağan değişikliklerde olduğu gibi konu tartışma ve polemiğe sokularak çıkmaza girebilir. Bu durumda ise, ülke herzamanki gibi zarar görür. Bu yüzden tarama sürecini bir fırsat olarak değerlendirmeli ve yapılması gereken değişiklikleri tartışma ortamına sokmadan biran önce yapmalıyız. Bizler mükemmel ve kusursuz çözümler aramaya devam edersek, eskisi gibi olduğumuz yerde hala saymaya devam ederiz. Yapılacak bu değişikliklerde tabiki bazı aksaklıklar olabilir. Buda zamana yayılarak düzeltilmelidir. Konuya, genel anlamda insanımızın gelişmiş ülke norm ve standartlarında yaşaması için gerekli hukuki ve yapısal değişiklikler olarak yaklaşmamız ve bakmamız gerekmektedir. Bununla ilgili hukuki yapı ve normlar bellidir. Bu normlar Kopenhag kriterleriyle belgelenmiştir. Bize sadece konuyu tartışma ortamına sokmadan ve ülkenin bakası, stratejik konumu gibi bahanelerin ardına sığınmadan, bu kriterlere uymak kalmaktadır. Öyle olsaydı, geçmişte şimdiye kadar ülke menfaati için uygulanan katı kurallar, strateji ve politikalar çoktan meyvelerini vermiş, ülkemiz 1 Cente bile muhtaç kalmadan güllük gülistanlık hale gelmiş olurdu. Şimdi gelelim Çin olayına. Tarihi İpek Yolunu bulunduran ülkemiz Asya ve Avrupa arasında köprü görevini, tarihte de, günümüzde de hala sürdüregelmektedir. Yakın bir geçmişte katı bir yönetim altındayken, dünyadaki yeniliklere açılan ve köklü reformlar yapan Çin’in ekonomik, askeri ve siyasi alanda göstermiş olduğu atılımlarını ve başarılarını taktir etmemek elde değildir. Günümüzde Çin heryönden dünyanın engüçlü süper devleti konumuna gelmiştir. Ülkemiz Avrupa Birliği yoluna devam ederken Asya ve Avrupa arasında bir köprü olma avantajınıda kullanarak Çin ile ticaretini geliştirmeli, hatta Avrupa Birliğine benzer bir çatı altında bu ülke ile olan ilişkilerini yeniden yapılandırmalıdır. Bu bağlamda, Avrupa Birliğine Üye olma hedefinin yanında başka ülke yada ülkeler topluluğuna üye olmanın hiç bir manisi yada sakıncası yoktur. Herne kadar Asya Ülkeleri arasında bazı ekonomik birlik ve anlaşmalar mevcut ise de bu ülkeler arasında Avrupa Birliği kadar ekonomik, siyasi ve askeri yönden çok kapsamlı ve güçlü bir birlik bulunmamaktadır. Ülkemiz bu coğrafi konumunu ve köklü tarihsel ilişkilerini kullanarak, din, dil, ırk ve etnik köken ayrımı yapmaksızın, Çin başta olmak üzere Asya Ülkeleriyle ciddi anlamda ekonomik, siyasi ve askeri yönden işbirliği içersine girebileceği Avrupa Birliğine benzer çok güçlü bir birliğin kuruluşuna öncülük etme avantajını kaçırmamalıdır ve bunun temellerini biran önce atmalıdır. Tarihte Çinle komşuluk yapan ülkemiz insanı Çin ve Asya Ülkelerindeki insanlarla benzer yapı ve kültürü taşıması ve kolay anlaşabilme avantajını iyi kullanmalıdır. Ülkemiz, Avrupa Birliğinde Trenin sonuna katılabilme yarışı yerine Başta Çin ve Asya Ülkeleri arasında Avrupa Birliğine benzer bir kuruluşun öncülüğünü ve trenin lokomotifi rolünü üstlenebilir. Böyle bir gelişmeyle ülkemiz Avrupa Birliğine karşı kozlarını daha da güçlendirmekle kalmayıp, sadece günümüzde değil, gelecekte ortadoğuda petrol rezervlerinin bitmesiyle oluşacak yeni stratejik alanlarda ve bloglarda ülkemizin yerini şimdiden alması bakımından çok önemli tarihi bir adım atmış olacaktır. Gelecekte dünyanın gözünü dikeceği ülkemizin heryönden zengin yer altı, yerüstü kaynak ve potansiyellerinin değerlendirilmesi ve ülke menfaatlerinin korunması için gelecekte elimize geçecek olan avantajları rahatça kullanabilmemiz için şimdiden pozisyon almamız gerekmektedir.
SEVGİLERİMLE. Hasan Yaşar Özfidan. Hukukçu - Ekonomist. Araştırmacı Yazar.
|
| Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler. |